Verilerin şirketlerin değer yaratma ve rekabet etme şeklini değiştirdiği günümüz ekonomisinde uzmanlar, daha büyük ölçekte yapay zeka (Artifical Intelligence) kullanımın 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 15,7 trilyon dolar ekleyeceğini tahmin ediyor.
Yapay zeka ve otomasyon radikal bir biçimde şirketlerin çalışma şeklini değiştirirken, birçok insan iş süreçlerinin otomatikleştirilmesinin insan emeğinin önemini azaltacağına ve şirketlerin çalışanlarını, akıllı makinelerle değiştirmeye başlayacağına inanıyor. Metaverse gibi yeni yapay zeka uygulamalarını besleyen uygulamalar ise bir yandan insanlarda heyecan uyandırırken, bir yandan da bazı kaygılara neden oluyor.
Kaygılar sebepsiz değil: Akıllı teknolojiler imalattan hizmet sektörüne, finans endüstrisinden sigorta sektörüne birçok alanda insan gücünden çok daha hızlı bir şekilde işi tamamlayabiliyor. İnsanları yerinden ediyor, sonuç olarak insanlar daha düşük ücretli işlere yöneliyor veya işsiz kalıyorlar.
Uzmanlar 2040’ta mevcut iş gücünün tamamen tanınmaz hale gelebileceği tahminlerinde bulunuyor. Bu noktada İş modellerini de etkileyen dijital dönüşüm süreci lokomotif görevi üstleniyor.
Peki ama yapay zeka uygulamaları gerçekten insan emeğinin yerini alacak mı? Bu soruyu yanıtlamadan önce, yapay zekanın tarihini kısaca incelemekte yarar var.
Cansız nesnelerin akıllı varlıklar olarak hayat bulmaları fikri insanlık tarihinde Antik Yunanlılara kadar uzanan, oldukça uzun zamandır var olan bir fikir.
Ancak modern “Yapay zekâ” kavramının geçmişi modern bilgisayar bilimi kadar eski.
Fikir atası, “Makineler düşünebilir mi?” sorunsalını ortaya atarak makine zekasını tartışmaya açan Alan Mathison Turing’dir.
1943’te II. Dünya Savaşı sırasında Kripto analizi gereksinimleri ile üretilen elektromekanik cihazlar sayesinde bilgisayar bilimi ve yapay zekâ kavramları doğmuştur. Alan Turing, Nazilerin Enigma makinesinin şifre algoritmasını çözmeye çalışan matematikçilerin en ünlü olanlarından biriydi.
Görsel: https://image.shutterstock.com/image-vector/alan-turing-famous-vector-sketch-600w-1266622969.jpg
Alt text: otomasyon
1956 yılı yapay zeka tarihi açısından bir başka önemli yıldı. Çünkü İngiltere New Hampshire’da bulunan Dartmouth College’da yapılan bir konferansta ilk kez ‘’yapay zeka’’ terimi kullanıldı.
Yapay zekadaki ilerlemeyi eleştiren birkaç raporun ardından, hükümet finansmanı ve konuya olan ilgi azaldı. 1980’lerde İngiliz hükümetinin kısmen Japonların çalışmalarıyla rekabet etmek için yeniden finanse etmeye başladığı zaman yapay zeka çalışmaları yeniden canlandı.
On yıllar boyunca ilerleyen çalışmaların sonucunda bu konudaki İlk önemli gelişmeyse 1997 yılında IBM (International Business Machines) tarafından üretilen Deep Blue adlı bilgisayarın, dünyanın en ünlü satranç ustası Garry Kasparov’u yenmesi oldu.
Böylelikle milenyum çağını kasıp kavuran yapay zeka tartışmaları ve çalışmaları da hız kazandı. Yapay Zeka’nın 2000’li yıllardaki gelişimi birçok noktada çeşitli faydalar doğurdu.
Yapay Zeka uygulamalarının en büyük avantajlarından biri, hataları önemli ölçüde azaltabilmesi, doğruluğu ve kesinliği artırabilmesidir. AI tarafından her adımda alınan kararlar, önceden toplanan bilgiler ve belirli bir dizi algoritma tarafından belirlenir. Düzgün programlandığında, hatalar sıfıra indiriebilir.
Yapay zeka insanların yaşam kalitesini artırabildiği gibi, bir dizi tehlikeli işte de risklerin ortadan kalkmasını sağlar. İster bir bombayı etkisiz hale getirmek, ister uzaya çıkmak, ister okyanusların derinliklerini keşfetmek olsun, makineler doğaları gereği dayanıklıdır ve biz insanların aksine “hayatta” kalabilirler.
İnsanların günde sadece 6 saat üretken olduğunu gösteren birçok çalışma var. Ayrıca insanlar iş ve özel hayatlarını dengelemek için molalara ihtiyaç duyarlar.
Ancak AI, ara vermeden durmadan çalışabilir. İnsanlardan çok daha hızlı düşünürler ve doğru sonuçlarla aynı anda birden fazla görevi yerine getirirler. Yapay zeka, algoritmalarının yardımıyla tekrarlayan işleri bile kolayca halledebilirler.
Bugünlerde neredeyse tüm büyük kuruluşlar, müşterileriyle etkileşim kurmak için insan kaynağı ihtiyacını önemli ölçüde azaltan dijital asistanlar kullanıyor. Dijital dönüşümün bir getirisi olarak, bir chatbot ile sohbet edebilir ve onlara tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu sorabilirsiniz.
Bazı chatbotlar bu günlerde o kadar akıllı hale geldi ki, bir chatbot ile mi yoksa bir insanla mı sohbet ettiğinizi ayırt edemeyebilirsiniz.
AI, karmaşık sorunları çözmek için hemen hemen her alanda yeni icatların ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Öreğin yakın tarihli bir buluş, doktorların gelişmiş AI tabanlı dijital teknolojileri kullanarak kadınlarda meme kanserinin erken evrelerini tahmin etmelerine yardımcı oldu.
En rasyonel insan bile, istese de istemese de duygularıyla hareket eder. Yapay Zeka ise duygulardan yoksundur ve olaylara yaklaşımı oldukça pratik ve rasyoneldir.
Yapay Zekanın büyük bir avantajı, daha doğru karar vermeyi sağlayan herhangi bir önyargılı görüşe sahip olmamasıdır.
Tüm bu faydalarına rağmen yine de insanlar yapay zekayı bir tehdit olarak görebiliyor. İşin aslı özellikle Sanayi Devrimi’nden bu yana insanlık tarihi, emeklerini makinelere yaptıran insanların tarihidir.
Bu, dokuma gibi tekrarlayan fiziksel görevlerle başlamış olsa da, makineler artık matematik denklemleri, dil ve konuşmayı tanıma ve yazma gibi karmaşık bilişsel çalışmalar olarak düşündüğümüz şeyleri yapabilecekleri bir noktaya geldi. Böylece makineler, sadece bedenlerimizin değil, zihnimizin işini de kopyalamaya hazır görünüyor.
Peki bu gerçekten bir tehdit mi?
İnsanlar işlerini makinelere kaptıracak gibi göründüğü için yapay zekanın bu gelişimi ilk başta tehdit edici gelebilir.
Ancak daha fazla iş otomatik hale geldikçe, otomasyon üzerinde çalışan daha fazla insan olacaktır (eğitim, inşaat, bakım, onarım vb.). Bu nedenle gelecek yıllarda, çeşitli endüstrilerde yeni iş türleri ve organizasyonel roller göreceğiz. Ayrıca Yapay Zeka, çalışanları yaratıcı olma becerisine açacak ve onları daha katma değerli görevlere ve daha stratejik faaliyetlere yönlendirecektir.
Bir diğer önemli nokta ise; tehlikeli işlerin çoğununun makinelerin üstlenmesidir. Şu anda dronlar bomba imhasında kullanılıyor (hala insan kontrolü gerektiriyor), ancak gelecekte dronları kontrol etmek için AI entegrasyonu da kullanılacak.
Diğer tehlikeli işler de AI entegrasyonu ile yapılabilir hale gelecektir. Örneğin, toksik maddeler, yoğun ısı ve yüksek gürültü üretmesiyle tanınan kaynak, çoğu durumda insanların bedensel zarar görmesini engelleyecek şekilde robotlara yaptırılacaktır.
Ayrıca şu da var: Yapay zekanın işçilerin yerini alıp almayacağı sorusu, yapay zekanın ve insanların aynı niteliklere ve yeteneklere sahip olduğunu varsayar – ama gerçekte değiller.
AI tabanlı makineler hızlı, daha doğru ve tutarlı bir şekilde rasyoneldir, ancak sezgisel, duygusal veya kültürel olarak hassas değildirler. Biz insanları etkili kılan da tam olarak bu özelliklerimizdir.
Siber güvenlik, sanal ortamlar ile bağlantı kurmamızı sağlayan aygıtlar ile etkileşime geçtiğimiz...
Devamını OkuAna Veriler İşletmenizi Güçlendiriyor! SAP MDG (Master Data Governance) ana verilerinizi merkezi olarak yaratma,...
Devamını OkuBugün sürdürülebilir başarıyı yakalamak isteyen işletmeler, dijital dönüşüm...
Devamını Oku